0 com

GM için canımız feda

cnnmoney.com adresinde yapılan bir anketin an itibariyle sonucu. Enteresan gelebilir ama hala insanların duygusal olarak birlik içinde olduğunun kanıtıdır bence bu sonuç. Kendi paralarıyla başkasının şirketini kurtarmak. Tabi dolaylı olarak yüzbinleri de kurtarmak. Tam bir duygusallık örneği...
Chris Isidore'nin linkteki yazısının bir kısımını ekliyorum. Chapter 11 iflasından bahsediliyor GM için. Bunun sonucunda GM'in piyasa aktivitelerinin kıstılanması ortaya çıkıyor. Amerikan Hükümeti'nin yardım paketinin daha genişlemesi de söz konusu. Yazıının devamında bunları da bulabilirsiniz.

A Chapter 11 bankruptcy filing would aim to help GM emerge with only its more profitable plants, brands, dealerships and contracts. GM's unprofitable plants, contracts and other liabilities that the company can no longer afford would be left behind.

The government has already given GM $19.4 billion to fund operations and cover losses this year, and total help is expected to exceed $50 billion.

GM will pay back $8 billion of that sum. The government will also receive $2.5 billion in preferred shares of GM that pay a dividend and are more similar to a loan than stock.


Chris Isidore
1 com

GM iflasın eşiğinde mi?

Cuma günü ABD borsaları günü artıda kapatırken, dünya için olumsuz bir gelişme yaşandı, aynı zamanda tarihi bir olaydı. GM hisseleri tarihinde ilk defa 1$'ın altında işlem görmeye başladı. Güne 1.09$'dan başlayan GM hisseleri, günü 0.75$ fiyatından kapattı. Düşününce GM'in iflas bayrağını çekmeye hazırlanması bir şekilde doğal gözüküyor. Amerikan Hükümeti'nin kurtarma planlarıyla ayakta duramayacak kadar büyük bir yıkım içinde de olabilir GM. Diğer yandan Amerikan Hükümeti, GM'in bir kısım hissesinden devlete pay çıkararak, GM'in iflasını bir şekilde durdurabilir. Bu durumda hissenin fiyat seyrini merak ediyorum. Şu an itibariyle 0.75$'lık fiyat çok cazip gözüküyorsa da, kaybetmeyi sevenler için çok güzel bir yatırım olabilir GM hisseleri.


Yukarıdaki iki resimde GM hisselerinin 1 yıllık değişimi görülmekte. ENRON gibi bir istisnadan farkı yok baan göre. 1972 yılından bu yana hiç 1$'ın altına inmeyen bir hissenin, böylesine ani bir değer kaybı da istisnadır. Normal değildir.

Pazartesi gelişmeleri izleyecek olan dünya borsalarında olumlu mu olumsuz mu bir hava esecek göreceğiz. EWP'cilere göre DJI son yükselme dalgasının başlangıcında ya da ortalarında. 5. dalganın bitişiyle başlayacak gerilemenin 8000lere ve daha da gerilere kadar gitmesi öngörülüyor. Bundan sonrası için temkinli olmak çok önemli.

GM'in kötü piyasa şartlarının iyimser hissedildiği şu günlerde bu duruma gelmesi bile, daha henüz ulaşmadığımız kötü koşullarda bizleri neler beklediğinin en kötümser habercisidir bana göre. Bakalım zaman bilzeri yanılacak mı? Yoksa yine kötümser tablo iyimsere karşı galip mi gelecek?

Reuters'dan da bir yorum okumak isteyenler için:
0 com

Turbo (21/21)

Bursa Orhangazi Kupası Koşusu'nda yine birinci geldi Turbo. Bu sefer iki ciddi rakibi vardı. Daha önce geçtiği Kafkaslı ve Darbe. 1500m çim pistte koştu bu sefer. Çim, kum farketmiyor nasıl olsa. Kafkaslı da artık kısa mesafede boy ölçüşemiyor Turbo ile. Rövanş yine Turbo'nun oldu. Uzak ara birinciliği izlemeye gerek yok belki ama Kafkaslı'nın ikincilik sprinti fena değil.

**

*video tjk.org.tr'den alınmıştır.

0 com

Naz, Fenerbahçe Acıbadem'e gider mi?

Eczacıbaşı Zentiva bu kızı bırakır mı? Tek cevap verilmesi gereken soru budur bence. Sizin elinizde bir takım var ki gayet genç oyuncular ve hemen hepsi de Milli Takımlar düzeyinde oynuyorlar. Bunların arasından en ası Naz olsun. Altyapısından yetiştirdiğiniz, 15 yaşında A takımda ilk pasör olan, 18 yaşına gelinceye kadar dünya kadar ödül kazanmış ve dünyada geleceğin en iyi pasörlerinden biri olarak gösterilen bir kız olsun bu. Siz olsanız, rakibinize bu oyuncuyu verir miydiniz? Şampiyonluktaki en büyük rakiplerinizden birine?

Bu durum aslında Avrupa'da çok doğal karışlanabilir. Ama Avrupa'da bile Naz gibi bir kıymet böylesine kolay lokma edilemez. Hediye eder gibi verilemez.

Antranörler bir takımdaki oyuncuların kaderlerini elinde bulundururlar. Eğer Eczacı antranör ayağına Naz'ı yollarsa, Bebbe'yi postaladıklarında, ahlanıp vahlanacak, ağlayacak bir omuz bile bulamayacaklar. Naz'ı kaybetmek bu kadar büyük bir darbedir Eczacıbaşı'na.

Naz gitmeyi istiyor mudur? Bence Naz en çok Gökhan Edman'la çalışmak istiyordur. Keşke Galatasaray'da kalsaydı Edman'da, Naz da gerçek değerini verecek bir takıma gidebilseydi. Hepimiz görüyoruz Eczacı'da bir türlü istediği desteği göremedi Naz. Peki, Fenerbahçe Acıbadem'de ne yapar? Takım değiştirmenin getirdiği psikolojiyi kolay atamayacaktır Naz. Hem de Eczacı'dan ayrılmışsın. Hiç kolay değil. Fenerbahçe ise transfer atağında, Naz'ı belki de yedek oturtmak için almaya çalışıyor. Bir çok söylenti var bu konuda da. Fenerbahçe'nin transferde adının anılmadığı bir oyuncu bile yok neredeyse. Futbolda para saçan Aziz Yıldırım gelen şampiyonlukla herhalde beyin sarsıntısı falan geçirdi, abartıyor Fenerbahçe.

Her neyse, Naz Aydemir, Fenerbahçe Acıbadem'e gider, hem de çok güzel. Ama Naz artık eski
Naz olamayacaktır orada. Bundan kesin eminim. Benim heyecanım bitecek o da ayrı konu. Artık toklarının rengini de sarı yapar ne diyelim.

Şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Final serisinde malesef Fenerbahçe seyircisi ile oturmak durumunda kaldım bazen. Naz Aydemir hakkındaki yorumlarını söylemk pek hoş olmayacaktır. Herhalde biliyorlar Galatasaray'lı olduğunu da, acaip atıptutuyorlardı. Tabi bu duyduklarım sadece. Hemen hepsinin aynı görüşlerde olduğundan da eminim. Bunlardan sonra Naz'ı hiç o takıma yakıştıramıyorum ama o kendisini yakıştırıyorsa ne demek düşer ki bize?

Bu konuya Volleytürk'te Kamil de değinmiş.Yorumuna da aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
0 com

Monaco Yarış Sonu - F1

Brawn'ın double yapması, Mclaren'in yine yarışı bitirememesi dışında keşke Vettel yine podyumda olsaydı diyorum. Zaten birbirini geçmenin en zor olduğu bir pistte ancak böyle stabil bir yarış sonucu oluşurdu.
0 com

Monaco Sıralama Turları

Sonuçlara baktığım gülümeseme geliyor bir anda yüzüme. Açıkçası ben bundan daha iyi ancak Hamilton'ı ilk 6'ya koyarak sıralayabilirdim. O da bu senenin hayal kırıklığı olarak hafızalarımıza kazınmaya başladı bile. Dünya şampiyonluğundan doğrudan çöküşe geçen bir başkası var mıydı tarihte acaba? Belki Jazques Villneuve 2 yıl sonraki stratejik hatası sonucu böyle yakıştırmalara maruz kalmıştır ama onun fitilini yaktığı BAR Honda'nın yani şimdiki Brawn Mercedes'in durumu ortada. Burada büyük alkışı Jazques Villeneuve'ye yollamak şart. Jacques'ın yanına aldığı Button'ın durumu ortada. Tabi Button bunu yıllardır bekliyordu. Bıkmadan usanmadan takımından ayrılmadı, sonucun geleceğinden emindi belki de. Ben hiç emin olamasam da, üzülmedim hiç bir zaman Ferrari'ye gitmediğine Button'ın. Hırsına yenik düşen Schumacher'in yardımcı! pilotu olmasını hiç istemedim. Şimdi F1 onun başarısıyla ayaktaysa, eminim kendisiyle gururu duyuyordur Button. Tam bir başarı hikayesidir bence Button'ın F1 kariyeri bu açıdan.

Şimdi çoğu kişi artık izlemiyorum diyor. Sıkı takip edenler de etmiyor artık F1'i. Nedenmiş? Ferrari kazanamıyormuş, Mclaren-Mercedes'in iyi pilotu yokmuş vs vs. Hep duyduğum şeyler bunlar. Benim tamamıyla karşı çıktığım bir durum olduğunu anlamışsınızdır. Niye ben Mclaren'in pilotunu bu kadar önemsemeliyim? Evet bir Mclaren destekçisi olabilirim ama onyıllarca gelen bir Mclaren geleneğine karşı çıkarak nasıl destekçi olabilirsin ki? Hadi bunu kabul ettim diyelim, nerden bu hep Mclaren kazanmalı, Ferrari şampiyon olmalı havaları? Vaktinde Williams, Damon Hill'le Jacques Villeneuve ile şampiyonluğu tekele almışken yoktunuz siz sanırım. O yılların unutulmaz anlarını bir film şeridinde sunmak lazım size. Ben ancak bu şekilde sizin F1'i sevebileceğinize inanıyorum, yoksa siz F1'i sadece tatmin olmak için kullanırsınız.

0 com

Yılın Arap Atı: AYABAKAN

Her zaman Arap atlarının içinde en haşmetlisinin Ayabakan olduğunu düşünmüştüm. Tabi benim gördüklerim arasında. Ne Yavuzhan'ı, ne Caş'ı, ne Haberbatur'u ne de Kafkaslı'yı böylesine sevdim. Şimdi bir de Turbo var, ama bir türlü Ayabakan'ın, o görkemli atın yerine düşünemiyorum hiç birini. Çok daha fazla zevk alarak izleyecektik belki yıllar içinde Ayabakan'ı ama bazı şeylerin önüne geçmek zor tabi. İhmalkarlıklar sonucu güzelim at sakatlandı ve hala tedavi sürecinde. Şimdi herkes Turbo'ya alkış tutarken asıl sahibi belki de artık pistlere dönemeyecek. Bunu da hemen değerlendirerek Ayabakan'a 2008 yılının Arap Atı ödülünü vermişler. Zaten bu sene ona vermeseler kime verirlerdi ki! Turbo'ya mı? Hiç sanmıyorum.

Neyse, Ayabakan'ın hak ederek aldığı bu ödülde, sakatlanıncaya kadarki başarısının ne olduğu önem kazanıyor tabiki. Ayabakan (Özgün- Zafire.15), start aldığı 15 yarışta, Çanakkale Zaferi Koşusu, Hatay, Haralar, İstiklal Savaşı, Enternasyonal Malazgirt, Cumhuriyet Koşusu ve TIGEM gibi aralarında önemli grup yarışlarının da yer aldığı 13 birincilik elde etti. Bunun yanında büyük bir hayran kitlesi topladı kendine. Yarışseverlerin adeta kendi atı gibi sahiplendiği bir attı Ayabakan. Şimdi Turbo'nun böylesine büyük başarılarla koşmasına rağmen, yarışseverlerin Ayabakan'ı sahiplendiği gibi Turbo'yu sahiplenmediği aşikar. Ayabakan böyle bir safkandı işte. Kısaca farklıydı Ayabakan! Ne olur bilinmez, seneye döner mi dönmez mi soruları arasında bu ödülü hak ederek almasıydi önemli olan.

Bu ödülün daha önce Özgünhan, Kafkaslı ve İzbatur'a verildiğini de hatırlatmak gerek...
0 com

Turbo (20/20)

Yine uzak ara... Hiç şaşırmadınız biliyorum. İlk uzun mesefe koşusu denebilecek yarışta bence rakipsizdi. Kendi kalitesinin altında rakiplere uzak atması kolay oldu. Belki Hayatım zorlar dedim, o da formsuzluğunun zirvesinde ne hikmetse. Turbo'nun bundan sonraki uzun mesafe koşularında gerçek gücünü göstermesi çok önemli. İstanbul'da koşacağı enternasyonel koşulara kadar daha çok uzun mesafe koşarak ciğerlerini açması bence çok olumlu olacaktır. İstanbul'a gelse artık da, biz de biraz daha yakından seyretme fırsatına kavuşsak tekrardan.

**

*video tjk.org.tr'den alınmıştır. İzinsiz kullanılamaz.

0 com

19 MAYIS

90 yıl geçti aradan... Bugünün yaratılışının üzerinden 90 yıl geçti... Hala unutmadık, unutmuyoruz...
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.
0 com

The World Series of Snooker 2009

2009'un dünya serisi karşılaşmalarının ilki Killarney'de başladı. An itibariyle efsanelerden Jimmy White ile genç oyuncu Jason Devaney çeyrek final karşılaşması yapıyor ve Eurosport'tan izleme fırsatını buldum. Jimmy dışında 3'te dünya şampiyonu katılıyor turnuvaya.: John Higgins, Shaun Murphy ve Ken Doherty. 2008 dünya serisi sonuçlarını wikipedia'dan aşağıya kopyaladım. Bu seriler zaten Ken Doherty ve John Higgins organizatörlüğünde gerçekleştiği için, turnuvaya katılmaları çok olağan bir durum. En son Portekiz'de gerçekleşen maçlar sonucunda son dünya kupası finalinin rövanş maçı gerçekleşti. Bu sefer Murphy, Higgins'i eledi. Bu maçı da izleme fırsatım olmuştu. Murphy'nin Higgins karşısında rahat bir oyun sergilemediği belliydi ama Higgins'te Dünya Şampiyonu olmanın getirdiği rahatlıkla kaybetti kanımca. Bu seneki ilk turnuva İrlanda'da başladı. Bakalım ilk turnuvayı kim kazancak?

0 com

Eurovision 2009 Sonuç

Norveç açık ara birinci oldu. Google çoktan birinci ilan etmişti zaten onları. Bu kadar farkla birinci olmalarına şaşırırdı Google eminim. Bizim her sene sıfır puan aldığımız ülkelerden yine 0 aldık, hatta 1-2 puan aldığımız ülkelerden de sıfır aldık. Bu jüri olayının daha düzgün sonuçlar getirmesini beklerken, sanırım daha da berbat bi hale soktu durumu bazı ülkeler açısından. Kuzey blok ülkerinin tutumuna hayran kalmamak elde değil. Aynı şey Balkan ülkeleri için de geçerli tabi ki. Her ne kadar puanlamada yapılan haksızlık olsa da, gerçekten hak ettiğimiz sıra bu değildi.

Tahminimi ilk 10 olarak yorumlasam daha doğru sonuç verecekmiş. 5-10 arası söylediğim İngiltere ve Azerbaycan ilk 5'te yer aldılar, süpriz beklediğim Danimarka'ya az oy çıktı. Her neyse, ilk iki ülke Norveç ve İzlanda. Kuzey blok ülkeleri ikisi de. İlk iki ya! Ne diyebiliriz ki başka?
0 com

Eurovision 2009 FİNAL

Eurovision 2009 finali bu akşam gerçekleştirilecek. Yarı finallerden gelen 20 ülke ile birlikte evsahibi Rusya, İngiltere, Almanya, İspanya ve Fransa da doğrudan finale katılan ülkeler.

Bu finale doğrudan katılan ülkelerin arasında İngiltere'nin katılımcısı ve şarkısını daha başarılı bulduğumu söyleyebilirim. Yıllardır dipten kurutulamayan İngiltere bu sene biraz daha yukarılarda olursa şaşırmam. Keşke adil bir oylama olsa da iyi şarkılar ve sanatçılar hakettiği puanları alıp, yarışmaya hayecan getirseler. Neyse...

Yarı finallerden gelen ülkelerin arasında en çok dikkat çeken Azerbaycan ve Danimarka. Aslında Norveç, Yunanistan ve Romanya favoriler olarak gösteriliyor. Çok da araştırmadım ama tahminim öyle. Ama özellikle Danimarka'nın bir süpriz yapması muhtemel. Almanya ve Fransa'nın puanlarını arttıracağını tahmin etmekle beraber Bosna-Hersek, Ermenistan ve Ukrayna'nın puanlarında düşme bekliyorum. Yine aslında Ukrayna'nın solistinin çekiciliği onları üstlere taşıyacak eminim. Belki de istemediğim için öyle bekliyorum...

Bizim konumumuz belli aslında ilk 5 olabilir ama ilk 10 garanti. Birincilik? Neden olmasın. Ama bize Sertap zamanında bile 0 puan veren ülkeler olduğu göz önüne alınırsa, zor be! İnşallah olur diyelim ve tahmini bir sıralama ile yazıyı sonlandıralım.

Tahmini ilk 5
Türkiye, Romanya, Danimarka, Norveç, Estonya (veya Ukrayna)

Sonraki 5
Azerbaycan, Yunanistan, İspanya, İngiltere, Ukrayna (veya Estonya)

Ülkelerin katılmıcıları ve şarkıların detaylarını şu adreste bulabilirsiniz: http://www.trksh.com/
0 com

Turbo (19/19)

TBMM Kupası Koşusu koşuldu ayın ikisinde. 4 ve yukarı Arap atlarının koştuğu yarışta Turbo ilk kez Kafkaslı ile kapışacaktı. Heyecanla beklenen yarışın favorisi tabiki Turbo'ydu. Kafkaslı rakip olabilir mi olamaz mı merak ediliyordu yarışseverler tarafından. Ama başlıktan da anlaşıldığı gibi Turbo 19'da 19 yaparken, 4 yarış sonra tekrar uzak ara kazandı yarışı. Kafkaslı grupta tek rakip olmaya çalışan attı. Ona bile uzak fark attı Turbo. İnanılmaz formunu sürdürüyor. İzledikçe keyifleniyorum açıkçası. Bazıları Turbo'nun İngiliz kırması olup olmadığını tartışırken, Turbo şampiyonların şampiyonu olma yolunda ilerliyor. Kafkaslı'nın kısa mesafede Turbo'ya rakip olamayacağı artık belli olmuşken, Turbo'nun uzun mesafede neler yapacağı da merak konusu. Bekleyip göreceğiz bakalım Turbo'ya kafa tutabilen olacak mı? Ayabakan döner de Turbo'yu zorlar mı? Merak ediyorum...

Turbo'nun 400bin TL ödüllü TBMM Kupası Koşusu'ndaki performasını aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz.
http://www.tjk.org/Content/Visual.aspx?v=09050257.wmv&tarih=02.05.2009&popUp=1&l=1#Sahip
0 com

Cowon U3 ve Sennheiser CX300

Süper ikili. Tartışmasız piyasada kendi kategorisinde en iyilerden biri olan iAudio U3 ve Sennheiser CX300'den bahsediyorum. Daha önceleri de mp3 çalar olarak, benzer kategoride başka markaları kullanmıştım. En son olarak forum.donanimhaber.com'da yaptığım detaylı araştırmalar sonucu Cowon markasının ses kalitesi ve gücü olarak sınıflarının en iyi ürünlerini ürettiğini fark ettim. Her zaman için taşıması kolay ve kullanışlı mp3 çalarları tercih ettiğimden, Cowon iAudio serisinden bana en uygun olan U3 modelini bir şekilde edindim ki bugün tekrar aramalarım sonucu piyasada bulunmuyor Cowon ürünleri. Açıkçası böyle kaliteli bir mp3 çalar yanında dandik bir kulaklık vermeleri şaşırtıcı. Hemen kulaklığımı değiştirdim. Tabi yine en iyi özelliklere sahip bir kulaklık kullanmanın zorunluluğu içinde Sennheiser'e yöneldim. Özellikle iş yolculuğumda bana eşlik eden mp3 çalarımda, o ana kadar kullandığım Philips marka kulaklığın yerine, kulak içi bir Sennheisser kulaklık kullanmam şarttı (Otobüsün boğucu motor sesinden dolayı). Hemen bir CX300 modelini kaptım ve süper ikiliyi böylece oluşturmuş oldum. Ses öylesine net geliyor ki, bazen çok açıkmış gibi rahatsız oluyor ama bakıyorum ki yarıda bile açık değil. Tabi bu kulak içi kulaklıktan kaynaklanıyor ama kaliteli bir mp3 dosyasını dinlerken emin olun en iyi sesi alabileceğiniz iki alettir bunlar. Detayları sunmayı sevmiyorum alet şu özelliklere sahiptir tarzı-, merak eden arkadaşlar araştırabilirler. Ben sadece aşağıya Forum Donanım Haber'de bir arkadaşın yaptığı Cowon U3 değerlendirmesini incelemeniz için linki yapıştırıyorum. Bu arada Sennheiserlerin piyasada bolca korsanı bulunuyor. Aman dikkat!

0 com

Elliott Dalga Prensipleri #1

R. N. Elliott şüphesiz ki ekonomide teknik analiz konusunda üstün çalışmalar yapmış ve günümüzde de kabul gören prensiplerin mimarı olmuştur. Düşüncelerinin kendi zamanında ilgi görmemesi ilginçtir elbette ama şu da bir gerçektir ki, presniplerini ortaya koyduğu dönemde yeni yeni oluşmaya başlayan teknik analiz kavramını insanlara kabul ettirmek de o kadar güç olmuştur. Ellliott'ın tespitlerinden birini sunalım şimdi.

"...Practically all developments which result from (human) social-economic processes follow a law that causes them to repeat themselves in similar and constantly recurring serials of waves or impulses of definite number and pattern..."

...İnsanlar tarafından gerçekleştirilen her gelişim içinde sosyo-ekonomik işlemler bir kural dahilinde birbirini tekrarlarlar; bu tekrarlamalar belirli sayıda ve kalıpta, birbirine benzer ve sabit dalgalar veya tepkiler olarak gerçekleşir...

0 com

ESC 2009 Moskova

Mayıs ayıyla özdeşleşen ülkemizde meşhur, Avrupa'nın takmadığı yarışma zamanı geldi çattı. Bugün itibariyle yarı finalde ülkemizi Hadise temsil edecek. Aylar öncesinden şarkısının tanıtımında favorilerden gösterilen Hadise bakalım ne yapacak. Daha önce PapaBoubaDiop blogunda yazmıştım. Geçen senenin Kalomira'sı bu sene biz de diye. Benzer sonuç olursa şaşırmayacağım. Herkes güveniyor Hadise'ye, Kalomira gibi olmasın da...

Yarı finale önceki senelerde puanlamaları göstermiyorlardı, bu sene gösterecekler mi bilmiyorum. İncelemek için siteyi açtım ama açıkçası incelemek de hiç işime gelmiyor. Yarı finali illa ki geçeceğimize göre, asıl Bizans oyunlarını hafta sonu göreceğiz. O zamana kadar en azından finale kaldık diye sevinebiliriz. Geçen sene final sonrası yazmıştım artık bu politik oyunlardan sıkıldım diye ama işte ülkemizde öylesine önemseniyor ki bu yarışma istemeden siz de havasına giriyorsunuz. Şarkıları dinlemedim tek tek ama dinler dinlemez buraya favrilerimi yazmayı düşünüyorum.



Find more music like this on eurovision2009song
0 com

Infomag Mayıs

Bu sayıyı elime alalı 10 günü geçti bir türlü yazmaya fırsat olmadı. Ama doya doya okudum bu sayıyı. Kapakta Dolar'ın kümyası başlığı atılmış. Dolar'ın Türkiye koşullarında seyri ile ilgili geniş kapsamlı bir çalışma yapılmış bu sayıda. Gayet başarılı buldum. Doların şu aşamada yükselmesine dair herhangi bir veri olmadığını ama ülkemizin ekonmik şartları dahilinde her şeyin her an olabileceği üzerinde durulmuş.

Diğer bir çalışmada Anadolu'da ki yatırımcılar üzerine gerçekleştirilmiş. Artık Türkiye'deki büyük girişimcilerin Anadolu'dan çıktığı, yükselen değerlerin Anadolu'ya kaydığına dair bilgiler içeriyor bu çalışma da.

Bakış kısmında çok beğendiğim bir yazı da Murat Çetin'den gelmiş. Godot'yu beklerken... başlıklı yazısında IMF'yi beklerken ülkemizde açıklanan veriler sonucu neler deiğiştiğini gözler önüne sürmüş Murat Çetin. IMF gelmeden koşullar değişip duruyor, daha hala gelecek diye bekleyelim...

Portre kısmında bu ayki üç isim; AMPD başkanlığına gelen Teknosa Genel Müdürü Mehmet Nane, Vodafone EMEA Bölgesi İş Geliştirme Müdürü olan Cenk Serdar ve Coca Cola Türkiye Başkanlığı'na gelen Galya Frayman Molinas.

Bu arada geçen sayıda ekonomistlerin krizi başlıklı çalışmanın devamı niteliğinde bu sayıda da Kimin İMF'i çalışmasıyla yine ekonomistlerin İMF hakkindaki yorumları alınmış. Çok güzel bulduğum bir çalışma devamı gelir umarım.

0 com

İspanya GP Sonuçları

Formula 1'da İspanya GP'si geride kalırken, tahmin ettiğimiz gibi Button yarışı rahatlıkla sonuçlandırdı. Yine tahminim dahilinde Ferrariler'İn yarışın sonunu görmekte zorlandığı artık bir gerçek. Ne şekilde olursa olsun! Benzini biten Massa'nın son turda geçilmesine diyecek bir şey bulamıyorum. Bu sene tifosilerin bu vakitten sonra umudu kalmış mıdır bilemem ama ben çoktan bu sene için sildim Ferrari'yi. Çoğu kişi için artık zevksizleşti F1, benim içinse daha yeni yeni heyecana başlıyoruz. Jacques'ın, Damon'ın olduğu bir F1 zamanından şimdilere gelinceye kadar hep heyecanın azaldığını düşünmüştüm. Bu arada kurallar da değişsin diye ağlayan takımların önceki seneleri görmezden gelmelerine de şaşırmıyorum. Biliyorlar ki F1 onların çevresinde dönüyor, büyüyor ve devam ediyor. Neyse, bunun üzerine ayrı bir başlık açmayı uygun görüyorum şimdilik Brawn Mercedes'İn DOUBLE'ını kutlama günüdür. Red Bull'a da her geçen yarış hayranlığım artıyor. Sene sonunda 1 Brawn 2 Red Bull olması ne harika olur...
0 com

İspanya GP Sıralama Turları

Brawn GP'nin bu seneki harika performansı devam ediyor. Sıralama turlarındaki başarıları tarışılmaz. Yarış zamanında ise doğru taktik ve güvenli sürücüler ile her yarışta finishi görüyorlar. İspanya GP'si sıralama turlarında da Button son anda liderliği aldı. Pole position'da Button olacakken, takım arkadaşı Barrichello ise 3. oldu. Diğer yandan bu senenin diğer başarılı takımı Red-Bull Renault'dan Alman Vettel 2. sırada başlarken, takım arkadaşı Webber ise 5. sırada. Arada Ferrari'den Massa 4. oldu. Böyle bir sıralamayı yıllardır bekliyorduk. Bu sene bol bol yaşıyoruz. Yarış sonunda Brawnlar'dan birinin kesin kacanacağına inancım tam. Diğer yandan Ferrari yarışı bitirir mi? Bana sormayın, Okay Abi'yi dinleyin yeter.
0 com

Anneler gününe özel

Anneler gününde bir çiçeğin en güzel hediye olduğunu düşünenlerden biri olan ben, çok sevdiğim Orkidelerden aldım anneme. Annem çiçekleri çok sevdiğinden, orkidelerin çok hoşuna gideceğini biliyorum. Siz de almak isterseniz bir kaç yerde farklı fiyatlarla ve güzelliklerde orkideler mevcut. Aşağıya bir kaç yerin linki koyuyorum ki inceleyebilesiniz. Ben en üsttekini beğendim.


1. http://www.ciceklerdunyasi.com/site/page.asp?dsy_id=4800

2.
http://www.cicek.com/cicek.asp?xyc=350

3.
http://www.ciceklerdunyasi.com/site/page.asp?dsy_id=5552

4.
http://www.ciceklerdunyasi.com/site/page.asp?dsy_id=4962

5.
http://www.ciceksepeti.net/anneler-gunu-cicek-5.html

0 com

Crucible 2009'un ardından.

Her sezonun en heyecanlı, en çekişmeli turnuvası Crucible. Oyuncular için 2 haftalık zorlu maraton, bizim içinse tam bir şölen. Bu sene de her zamankinden farksız değildi. Süprizler yaratarak sevinenleri, hayal kırıklığıyla evine dönenleri ve belki de en ilginci bir bayan hakemin tarihi bir olaya imza atması... Hepsi 2009 Crucible'da gerçekleşti.

Öncelikle Michaela Tabb'dan bahsetmek yerinde olacaktır. O harika ses tonuyla yönettiği maçları kaçırmamak için can atarım. Bu turnuvada bolca maç yönetti kendisi neyse ki. Crucible'da final yöneten ilk bayan hakem olarak tarihe geçtiği maçta da harikaydı. Snooker'ın yabancı olduğu ülkemizde bile seksiliğiyle haber sitelerine düşmüş olması şaşırttı beni açıkçası. Bundan sonra da sıkça izleyedeğiz kendisini...

Her turun ardından bir yazı yazmak vardı planlarımda. Olmadı malum sebepten... Şimdiyse her turu ayrıntıyla yazmanın hiç bir manası yok artık. Bir kaç şeye değinmek en mantıklısı.

Her sen olduğu gibi bu sene de Ronnie 'the rocket' O'Sullivan şampiyonluğun en büyük adayıydı. Süpriz dedik ya; Turnuvanın en büyük süprizi Mark Allen'dı kanımca. Gerçi Rocket ile eşleşene kadar Mark Allen'ın rahatlıkla turları geçeceğine inanıyordum. Ama Rocket ona fazla gelmeliydi ki gelmedi. Mark Allen'ın böylesi mükemmel formuna Rocket bile dayanamadı. Önceki turnuvalarda dikkat çeken bir isimdi aslında Mark. Küçümsemek değil tabi ki ama eminim kimse şans vermedi Mark'a. Yarı finali görmesi büyük süprizdi çoğu için. Ama süpriz finale kalamadı, şampiyon Higgins karşısında kötü başladığı seriye, inanılmaz bir geri dönüşle tutundu ama olmadı. Süpriz yarı finalde elendi. Diğer yandan Hendry elenirken de, bir 147 hediye etmeyi unutmadı turnuvaya.

Mark'ın en büyük handikapı yenilgiye ayak uydurmamaya alışması olacak ilersi için. Farkın en büyük olduğu anlarda bile moralini en üstte tutmayı başarabilseydi, eminim finale kalırdı. Geri dönüşünü açıkçası bu moral ile başlatmadığını düşünüyorum ki Higgins'in maçtan bir anda düşmesi, Mark'ın geri dönmesine sebep oldu kanımca. Motivasyonun önemi diyorum bu maç için ben sadece...

Genç yeteneklerden Avusturalyalı Neil Robertson'da final için Shaun Murphy ile kapıştı. Solak Robertson'ın uzun mesafe potlarına her zaman hayranlık duymuşumdur. Istaka gücüne rağmen, hakimiyeti inanılmaz Neil'in. Yine iyiydi uzun mesafelerde. Murphy bence turnuvada finali haketmeyen bir isimdi. Hiç bir turda işte budur dedirtemedi. Finalde de Higgins'in hırslı, yinilgiyi kabul etmeyen -ki fazla hırslı olması büyük dezavantaj- (Masada 10 snooker'a ihtiyacı olsa gelip şansını deneyecek adkar hırslı, düşünün bir.) yapısına dik bir duruş sergileyemedi Murphy zaten. Murphy'nin turnuva boyunca snookerları çözmek konusunda takıntılı kaldığı anlar enteresan görüntüler yarattı. Onun dışında sönük bir oyunla zevk vermeyen anlar yaşattı bize Murphy.

Bir tunuva daha gelip geçerken, keşke iki genç kapışsaydı diyenler çoğunluktaydı muhtemelen. Rocket'in finalde olmadığı bir turnuvada en iyisi iki genç olacaktı. Higgins'in aşırıya kaçmış hırsı ile şampiyon olmasına diyecek bir şey yok tabiki. Ama Higgins'in maçlarından da bir türlü zevk alamadım. Bundan sonra da alır mıyım? Alamam bence. Sevmiyorum sanırım bu adamı.
0 com

0001'de müdavimlerden

Onca işimin arasında yazmadan edemedim. Ortaköy yokuşunun en ünlü müdavimlerinden biri de TBMM Başkanı Köksal Toptan çıktı. Kırmızı 0001 plakalı arabasıyla ve bir sürü korumasıyla tabi bir de ambulansıyla, resmi geçit yaptı yokuşumda. Ben de kaldırım yanından yürürken hızlıca geçti gitti yanımdan. O beni seçmiştir de, ben onu seçinceye çoktan dönmüştü bile kavşaktan. Ben bu yokuşu seviyorum ya, bakalım daha kimlerle karşılaşacağım? Daha hangi ağır toplar gelecek geçecek merak ediyorum.
Add to Technorati Favorites