0 com

bugünün 25 dakikası

önsezi diye bir duygusu var ya insanın, hani olmasaydı ne olurdu acaba diye düşündüm bugün. çünkü, önseziye öylesine bağlı bir yaşamım var ki, neredeyse her kararımı onunla verir olmuşum. her zaman, her konuda ilk danıştığım duygu olmuş zamanla. bilinmeyeni sezmek... aslında sevdiğim bu galiba. bilmeden de olsa bir şekilde bir şeylerin kararını vermek. ve bunun doğruluğuna öylesine inanmak, yanlış olduğunu hiç ama hiç düşünmemek. diğer duyularla ne olduğunu bildiğin bir şeyi, önsezi ile farklı adlandırmak. aynı, eğri çizgiye doğru demek gibi. bende çoğu zaman yanlış olan bu önsezi duygusunu son zamanlarda yitirmeye başladığımı fark ettim. mevcut koşullarda genelde karamsar olduğumu düşünürsek, karamsarlığımın azalmasını buna borçluyum sanırsam. peki karamsarlığımın azalması, iyimserliğimi artırdı mı diye soracak olursanız, buna da evet diyemeyeceğim. her şeye olumlu bakan bir tip olmadım şimdiye kadar. ister önsezi ile olsun ister mantıkla. bundan sonra olmam da mümkün değil ama şimdiye kadar olmadığım kadar iyimserim şu an. birileri gelip çatsa altında iyi bir şeyler vardır mutlaka diyebilirim. bu kadar iyimserliğin aslında gelecekteki bir patlaması olur mu diye düşünüyorum şu anda. acaba diyorum, ani bir patlama ile önsezilerim yine egemen olur mu beynime? işte bugün bunları düşünürken gelen bir telefon ile yeniden beynimde bahar havaları esmeye başladı, o sesin sevinçle birlikte mutluluğu andıran mayhoş duygusu, bulutlanan kafamı tertemiz yaptı bir anda. her anın bu kadar berrak ve huzurlu olmasını istedim. işte önsezilerimle yakalamadığım tek duyguyu barındıran bu sesin sahibine, mutlulukla bakmak, bakmak ve bakmak... yemişim önseziyi zaten.

işte bugün 25 dakikam böyle geçti...
1 com

kısaca; yaparız

?
neden?
neden olmasın?
?
çılgın mıyız? hayır.
yapılabilir mi? yapılır.
neden? nedenini sorma, yaparız.
ama, kimse inanmıyorsa ya? inandırırız, istemeden de olsa.
ama... inanmak istemeyeni nasıl inandırabiliriz? aslında onları sadece uyarabiliriz.
uyarmak nedir ki? uyarmak, uyandırmak gibi bir şey.
uyandırmak? zihinin belirli aktivitelerinin sonlandırılması, uyandırmak.
sonra ne olur? uyanırlar, uyanırlarsa, yaparız.
yaparsak ne düşünürler? hiç bir zaman düşünmezler onlar.
düşünmeye kalkarlarsa ya? anlayamamaktan dolayı alkışlarlar.
yapılır mı peki? yapılır ama zor.
ama zor? bir işin yapılamaması başka zor olması başkadır.
zorluk nerede? zihinlerde.
neden?
zihinlerin problemi ne? satılık olmaları.
satılmayan var mı? varsa da uyutulmuş.
neden?
neden olmasın?
1 com

bazen

sevgiyle bakmak... iki sevdiğim arkadaşımın, tatlı kızlarına baktığı gibi bakabilmek... küçük bir hayatın, iki insanın hayatıyla ödenmesi, sevginin birleştiği bir canlı olmak... insanların, her gün kötüyle karşı karşıya kaldığı anlardan uzak, aşkla dolu bakışlarla beslenmek...

bazen öyle olmalı insan, sevgiyle baktığında sadece sevdiğinin kalbinden gelecek bir cevap değil, kendisinin sahip olduğu hislerle yaşamalı. bazen, umutsuzluğa kapıldığında sevgiyle bakmalı, işte o zaman sevdiğinden bir şeyler koparmalı.

bazen de, sevgiyle sarılmalı o insana... her fırsatında sarılmalı, bilinmeyen geleceğe rest çekmeden. bazen uzak olsa da, en zoru seçmeli; en uzaktan sarılmalı. her anın kıymetiyle kavrulmalı.

bazen, hatıralarıyla avunmamalı. ölmüş hatıralarını aydın tutmamalı insan. arkasından ağlamamalı yaşanan anların, geri gelmeyenlerin...

bazense, düşünmeye zamanı olmadıkça, kaybetmeyi öğrenmez insan... ama kaybetmeyi de öğrenmeli insan. kaybettiğinde, her günün güzelliğinin farkına varmalı; bazen nasıl yakın olmayı sıradan hissederken rahattır insan, kaybetmeli ki uzak olmanın getirdiği boşluğu anlamalı.

bazen, geç kaldığını hissetmeli insan... farkına varmalı anın değerini.

bazen, yitirmeden anlamalı değerini...

hep, sevgiye bakmalı insan... sevgi onu ararken, o sevgiyi bulmalı, işte o zaman sevgiyle bakmalı, bazen... hatıralarını saklamalı insan.

sevgiyle bakmalı... sadece... yalınca...
Add to Technorati Favorites