A.D.Ü. #1

Nihayet, sonunda bazı gerçeklerle yüzleşme fırsatı bulmuştu. Bunların arasında en çok kendisini keşfetme yolunda yaşadığı sıkıntılarla karşı karşıya kaldığında verdiği cevapları sorgulamak en zor olanıydı. Sevmemişti bu süreci, her nasılsa kendini güçsüz hissetti bu anlar boyunca. Yıllardan beri güçsüz kaldığını hissettiği ilk andı bu oysa. En baştan korkmuştu aslında, kendini sorgulamanın ne demek olduğunu çok iyi biliyordu. Yaşadıklarının, gördüklerinin, kendine saklayıp, kimseyle paylaşmadıklarının hatta paylaşamadıklarının böylesine gün yüzüne çıkması zorlamaz mıydı insanı? Halbuki, kendine güvenini her an karşısındakine hissettirebilme yeteneğinin çok has bir özellikten öte, çok az kişide var olan güçlü hissetme duyusu sayesinde olduğunu biliyordu. Bu sayede kim veya ne olursa olsun, her şey önemsiz kalıyordu etrafında. Önemli olan o oluyor, en çok önemsenen kişilik olup çıkıyordu. Böyle bir ortamda kim takardı iç hesaplaşmaları? Dışardan bakıldığında nizamiyetin en parlak insanını kim sorgulayabilirdi ki, kendisi bile bunları takmaz gözükürken? İşte o günler geçip yalnızlığın en zor anlarına gelince sorgulamaya başlamıştı kendini. Yapamaz mıyım diye düşünürken, yapamaz şeklinde empoze edilen hareketleri de önemsemediği zamanları aklına getirdi. Umursamadığını düşündüğü ama yıllar sonra aklında taptaze kalan anlardan bir kaçıydı işte bu anlar. Tartışıp durmuştu yıllar içinde kendi kendine sanki, işte bu gün de yeni bir şeymiş gibi ortaya çıkmıştı. Ne fark ederdi ki bu vakitte bunları düşünmek diye kendi kendini korumak istedi. Ne yaparsa yapsın, gitmek istediği yolun artık tam girşinden hiç bir şekilde geriye dönmek istemediği apaçıktı. Aynı zamanda, aklının kalbine hükmettiğini sandığı zamanlar olmuştu.

0 yorum:

Add to Technorati Favorites