uzaklaştıkça sen, uzatıyorum ellerimi. ne olurdu sen de vazgeçmesen, hep öyle uzun saçlarını ellerimin arasına aldığımdaki çocuk mutluluğunla bana baksan. ne güzel anlardı onlar, unutulmazlardan biri. sessizlik içinde geçen, duyguların konuştuğu, zamanın önemsiz olduğu. gerçekten zamanı tarif edemezdim. bittiğindeyse öylece kalakalır, sessizliğe anlamsızlık katardım. ta ki sen konuşana kadar... şimdiyse öylesine bir bakışla yanından geçerken bile, saçlarının o güzelliğiyle sarsılan ben yokum artık. istiyorum ama uzaklaştırıyorum, istesem de uzaklaşıyorsun. neydi o günler, ne ki bugün? biz yıllara meydan okuduk da, niye, neyi kaybettik? anlamakta zorlanıyorum, inanmak istemiyorum, gerçeklerle yüzleşince susmaktan başka tek çarem yalnızlık. bağırmak, haykırmak, içim boşalana kadar yapmak istiyorum bunu. sonra da diyorum ki, çözüm bu değil. sadece bırak, zaman çözer her şeyi. gerçekten çözer mi, yoksa bu bir yalan mı?
0 yorum:
Yorum Gönder